Édouard Manet, 23 Ocak 1832’de Paris’te doğdu. Auguste Manet ile Eugénie-Désirée Fournier çiftinin üç erkek çocuklarının en büyüğüydü. Annesi, İsveç’in veliaht prensi Charles Bernadotte’un vaftiz kızı, babası ise yargıçtı.
Manet, on iki yaşında Rollin Koleji’ne kaydoldu. Hayatı boyunca arkadaşlık kuracağı Antonine Proust ile burada tanıştı. Genç yaşlarında resme ilgi duymaya başlamıştı. Paris burjuvazisine mensup zengin aile oğullarının hukuk eğitimi almasını istiyordu. Sadece dayısı Charles Faurnier yeğenini destekliyor ve resim yapmaya teşvik ediyordu. Ailece Manet'nin denizci olmasına karar verildi. Denizcilik okuluna başvurmuş ancak giriş sınavında başarılı olamamıştı.
1848’de ‘Le havre et Guadelaupe’ adlı eğitim gemisi ile Brezilya’ya gitmek üzere yola çıktı. Rio de Janeiro'ya yaptığı yolculuk Manet'nin sanata yönelme isteğini daha da güçlendirdi. 1849'da Fransa’ya geri döndü ve Denizcilik okuluna girmeyi bir kez daha denedi fakat ikinci kez başarısız oldu. Artık sanatçı olmaya kararlıydı ve ailesinin de izni ile 1850’de Antonin Proust'la birlikte tarihi resmin temsilcisi Thomas Couture’ün atölyesinde çalışmaya başladı. Ustası Couture’ün çalışmaları kendi sanat anlayışına ters düşse de altı yılını onunla geçirdi.
Atölyede öğrenim görürken boş zamanlarında Louvre Müzesi’ne gidiyor ve eski ustaların eserlerini kopyalıyordu. Bu dönemde Almanya, İtalya ve Hollanda gibi Avrupa ülkelerine de gitmiş, büyük müzeleri ziyaret etmişti. Floransa’ya da giderek "Olympia" adlı tablosuna da ilham kaynağı olacak Titian’ın Urbino Venüsü’nün kopyasını yapmıştı.
Manet, kariyerinin tamamında Salon ve sanat çevresi tarafından kabul görme ve olumlu eleştiri alma peşinde koşmuştu. 1856’da av resimleriyle tanınan Albert de Balleroy ile birlikte bir atölye kiraladı. Atölyesinde yaptığı “Absent İçen Adam” tablosunu 1859’da senelik düzenlenen Paris Salon Sergisi’ne ilk kez yollamıştı ancak tablo geri çevrilmişti. Bu Manet için hayal kırıklığına neden olmuştu. Ancak çalışmalarına devam etmiş ve kendini geliştirmeye çalışmıştı. 1862’de Manet, Parisli Victorine Meurent’le tanıştı. Manet için birçok kez poz veren gözde modeli Victoire’nın 1860'lardaki eserlerinde özel bir yeri vardı.
Eserlerinde daima rengi ön planda tutan Manet 1860’larda renk niteliklerindeki aradığını on yedinci yüzyıl İspanyol ustalarında keşfetmişti. Mart 1863’te sanat simsarı Louis Martinet’in galerisinde tablolarını sergilemişti. Büyük bölümünü 1862’de tamamladığı bu tabloların ortak özelliği, İspanyol resmine duyduğu hayranlığı yansıtmalarıydı. “Lola de Valence”, “İspanyol Balesi” ve “Tuileries Bahçeleri'nde Konser” tabloları da sergilenenler arasında yer alıyordu. Manet henüz İspanya'yı ziyaret etmemişti. İspanyol resmi konusundaki bilgisi müzelerdeki koleksiyon ve reprodüksiyonlarla sınırlıydı. Manet'nin paleti ve üslubu kendinden sonraki izlenimcilere ilham kaynağı olacaktı. Manet henüz açık hava resmi yapmamıştı ve doğrudan renk gözlemleriyle ilgileniyordu. Gelecekteki izlenimcilerin canlı doğada aradığı rengi o bulmuştu.
Martinet Galerisi sergisinden iki ay sonraki Paris’in yıllık sergisi olan Salon’a sunulan binlerce tablodan ancak yarısı kabul edilmişti. Açılıştan kısa süre önce III. Napolyon galeriye gelerek reddedilen bütün resimlerin sergilenmesini emretti. Salon des Refusés (Reddedilenler Salonu) olarak bilinen bu ayrı sergide Manet'nin “Kırda Öğle Yemeği” adlı tablosu da bulunuyordu. Resimde iki adamın arasında oturan çıplak kadın, bazı eleştirmenlerce ahlaka aykırı bulunmuştu. Tablo kısa sürede bir skandal yaratmıştı. 1863 yılında tamamladığı, 1865’te ise Salon’da sergilenen “Olympia” adlı resmi de eleştiri konusu olmuştu. Tabloda yatağa uzanmış çıplak bir kadın betimleniyordu. Sanat tarihi boyunca dönem dönem ele alınmış bir konu olmasına rağmen yine büyük bir şaşkınlığa ve skandala neden olmuştu.
1863’te Manet 1849 yılında tanıştığı Hollandalı piyanist Suzanne Leenhoff ile evlendi. 1852’de doğan Leon Leenhoff adında bir çocukları vardı. Suzanne ile evlenmeleri ise ancak babasının ölümünden sonra gerçekleşebilmişti. Suzanne ve Leon, Manet’nin birçok resmine modellik de yapmışlardı. Manet, 1865’te sanat yaşamında çok önemli yeri olan İspanya’ya seyahat etti. İspanyol resminin büyüsüne kapılmıştı. Velázquez ve Goya gibi İspanyol sanatçıların eserleri Manet’in resim tarzını ve tema seçimini oldukça etkiledi.
Manet olumsuz eleştiriler alırken sanatına değer veren dostlar da kazanıyordu. Örneğin 1866‘da “Flüt Çalan Çocuk” tablosu Salon tarafından reddedildiğinde Émile Zola Manet'nin sıkı bir destekçisi olmuştu. Manet ilerleyen yıllarda Émile Zola'nın bir portresini de yapacaktı. Aynı yıl Claude Monet, “Camilie ya da Yeşil Elbiseli Kadın” resminin Salon’da sergilenmesi ile Monet ve Manet’nin isimleri birlikte anılmaya başlandı. Monet'nin kendisinden büyük ressama saygısı, Manet'nin genç ressamın eserlerindeki yeni yöntemlere ilgisi iki ressamın dostluk kurmalarını sağlamıştı. Monet, Manet’i stüdyosundan çıkıp açık havada resim yapmaya ikna edecekti.
1868'de yaptığı tablolarıyla resim sanatını yeni bir yönde ilerlemesini sağladı. “Balkon” ve “Öğle Yemeği” resimleri 1869’da Salon'da sergilendi. Aynı dönemde başarılı bir sanatçı olan Berthe Morisot ile tanışmış ve yakın arkadaş olmuşlardı. Berthe sergilenen “Balkon” adlı topluluk portresinde Manet’ye poz vermişti. Bu resim ile Manet, bir kez daha İspanyol resminden aldığı ilhamla bir eser yaratmıştı. Goya'nın motifini on dokuzuncu yüzyıl ortası Paris'ine uyarlamıştı. Bu resimde de “Kırda Öğle Yemeği"nde olduğu gibi açık havada çalışmamıştı. Oysa Manet çalışırken rengin ve ışığın kendisini yönlendirmesine izin veren ilk on dokuzuncu yüzyıl ressamıydı ve gelecekteki izlenimcilerin öncüsü, ustası olmasının nedeni de buydu. Manet kendisini izlenimci topluluğundan biri olarak görmese de düzenli olarak izlenimcilerle görüşüyordu. 1860 sonlarında Edgar Degas, Claude Monet, Pierre-Auguste Renoir ve Camille Pissarro'nun aralarında bulunduğu bir grup yenilikçi ressam, düzenli olarak bir kafede toplanıyordu. Manet grubun gözdelerindendi ve meslektaşları tarafından her zaman sempatiyle karşılanıyordu.
1870’de Fransa Prusya’ya savaş ilan ettiğinde Fransız ordusu kısa sürede yenilmiş ve Paris kuşatma altına alınmıştı. Manet ailesini Pireneler'deki Oloron-Sainte-Marie'ye göndermiş, kendisi başkentte kalmıştı. Topçu olarak Ulusal Muhafız Birliği'ne katılmış ve Paris'e 1871 yılında dönebilmişti. Savaş sonrası kısa dönemde izlenimcilerin karakteristik özellikleri Manet'nin eserlerinde de ortaya çıkmıştı.
Manet 1874 yılının yaz aylarını Monet ailesinin yaşadığı Argenteuil yakınlarındaki Gennevilliers’de geçirdi. Monet’nin ailesini ziyaretini konu ettiği “Argenteuil'deki Bahçelerinde Monet Ailesi” adlı resmi yaptı. Bu çalışmada Monet, eşi ve oğulları Jean'nın bahçedeki görüntüleri yer alıyordu. Manet'nin ana konusu ışık olan ilk resmiydi ve ilk kez bu resmi açık havada tamamlamıştı. Aynı tarihlerde Manet, iki izlenimci tablosunu da yaratmıştı. İlk çalışma “Teknede” tablosuydu. Suzanne Manet'nin kardeşi Rodolphe Leenhoff’u bir kadınla birlikte 19. yüzyıl Paris'inde resmetmişti. İkincisi ise “Argenteuil”di. Bu eserde Rodolphe Leenhoff ve partneri nehir kıyısında, etraflarında alçalıp yükselen teknelerin arasında otururken gösteriliyordu.
1875'te Manet eşiyle birlikte gittiği Venedik’te izlenimci tarzda iki kez “Büyük Kanal”ı resmetmişti.
Manet'nin tipik karakterleri ve mekanlarıyla şehir hayatı, ilk tablolarından itibaren resmine girmişti. 1874'te yaptığı “Opera'da Maskeli Balo” tablosuyla açık havada çalıştığı izlenimci döneminin sona erişini ve kent motiflerine geri dönüşünü haber veriyordu. Manet 1877’de “Nana” adlı resmini yaptı. Émile Zola da 1880’de “Nana” romanını yayınladı. Bu iki eser birbiriyle ilişkilendiriliyordu.
1880’lerin başında Manet’de ölümüne sebep olacak hastalığın ilk belirtileri ortaya çıkmaya başlamıştı. Sağlık durumu kötü olsa da çalışmayı sürdürmüştü. 1881’de en ünlü eserlerinden olan “Folies Bergère’de Bir Bar” tablosunu yaptı. Bu resim Salon’a verilecek son büyük eseriydi. Aynı yıl Manet'ye uzun zamandır beklenen takdir gelmiş, Fransa’nın en büyük sivil ödülü olan Légion d'Honneur verilmişti.
1882’de elli yaşındaki Manet’in hastalığı ilerlemişti. Sol bacağının kangren nedeniyle kesilmesinden on gün sonra 30 Nisan 1883’te 51 yaşında hayatını kaybetti.
Yararlanılan Kaynaklar;
Newall, D., (2014). Empresyonistler Ayrıntıda Sanat, İkinci Basım, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul.
Gombrich, E.H., (2002). Sanatın Öyküsü, Üçüncü Baskı, Remzi Kitabevi, İstanbul.
Altuna, S., (2013). Ünlü Ressamlar Hayatları ve Eserleri, Birinci Baskı, Hayalperest Yayınevi, İstanbul.
Lunday, E., (2013). Büyük Sanatçıların Gizli Hayatları, Beşinci Baskı, Domingo Yayınevi, İstanbul.
Spence, D., (2011). Büyük Ressamlar Manet, Birinci Baskı, Koleksiyon Yayıncılık, İstanbul.
Çev:Eşkinat, E., (2011). Manet, Birinci Baskı, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul.
Turani, A., (2010). Dünya Sanat Tarihi, On Dördüncü Baskı, Remzi Kitabevi, İstanbul.
Bell, J., (2009). Sanatın Yeni Tarihi, Birinci Baskı, NTV Yayınları, İstanbul.
Güvemli,S., (2005). Sanat Tarihi, Dördüncü Baskı, Varlık Yayınları, İstanbul.
Şenyapılı, Ö., (2003). Ressamlar ve Kadınları, Birinci Baskı, Odtü Geliştirme Vakfı Yayıncılık ve İletişim A.Ş. Yayınları, Ankara.
1832 23 Ocak’ta Fransa’nın Paris şehrinde doğdu.
1844 Rollin Koleji’ne kaydoldu ve orada Antonin Proust ile tanıştı.
1848 ‘Le havre et Guadelaupe’ adlı eğitim gemisi ile Brezilya’ya gitti.
1849 Paris’e döndü. Suzanne Leenhoff ile tanıştı.
1850 Sanatçı Thomas Couture’ün atölyesine girdi ve Louvre Müzesi’nde sergilenen ustaların kopyalarını yaptı.
1852 29 Ocak’ta Leon Leenhoff dünyaya geldi.
1853 Avrupa’da seyahat ederek büyük müzeleri ziyaret etti. İtalya’ya giderek ileride "Olympia"ya ilham kaynağı olan Titian’ın "Urbino Venüsü"nün kopyasını yaptı.
1856 Thomas Couture’ün atölyesinden ayrıldı.
1858 Şair Charles Baudelaire’le tanıştı.
1859 İlk kez Salon Sergisi’ne "Absent İçen Adam" tablosunu yolladı, ancak geri çevrildi.
1860 Dostlarıyla buluştuğu Café Guerbois’nın müdavimi oldu.
1862 "Tuileries Bahçeleri’nde Konser" adlı ilk büyük boy tablosunu yaptı. Babası öldü. Sonradan gözde modeli olacak Victorine Meurent’le tanıştı.
1863 Suzanne Leenhoff’la Hollanda’da evlendi. Martinet Galerisi’nde 'İspanyol' temalı on dört tabloluk bir seri sergiledi. Reddedilenler Salonu’na (Salon des Refusés) başka önemli yapıtlarıyla birlikte "KırdaÖğle Yemeği" tablosu sergilendi.
1865 1863’te yaptığı "Olympia"yı Salon’da sergileyerek bir skandal yarattı. İspanya’ya gitti.
1866 Emile Zola ile dost oldu. "Flüt Çalan Çocuk" Salon Sergisi’ne kabul edilmedi.
1867 Özel bir binada kendi sergisini açtı. Charles Baudelaire’in ölümü sanatçıyı derinden etkiledi ve "Cenaze Töreni"ne ilham kaynağı oldu.
1868 Salon’da "Balkon" ve "Öğle Yemeği" tabloları sergilendi. Berthe Morisot ile tanıştı.
1869 Manet sanatçı arkadaşlarıyla tanıştırmak için Claude Monet’i bir kafeye davet etti.
1870 Fransa Prusya’ya savaş ilan etti. Teğmen olarak Ulusal Muhafız Birliği’ne yazılarak direnişe katıldı.
1873 Stephen Mallarme ile tanıştı.
1874 Monet ailesinin yaşadığı Argenteuil yakınlarındaki Gennevilliers’de geçirdi. İki izlenimci tablosunu tamamladı.
1877 Émile Zola’nın eserleriyle bağlantısını kanıtlayan Nana’yı yaptı.
1863’te Paris’in ünlü resim sergisi Salon’a başvuran tabloların ancak yarısı kabul alır. O yıl sergiye alınmayan sanatçıların şikayetleri üzerine III. Napolyon Salon des Refusés (Reddedilenler Salonu) adıyla başka bir sergi düzenlemesine izin vermiştir. Bu sergi de Manet’nin resmi “Kırda Öğle Yemeği” büyük bir gürültü koparmış ve kısa sürede bir skandala imza atmıştı...
Édouard Manet’nin 1865’te Paris Salonu’nda sergilenen “Olympia” tablosu büyük bir şaşkınlığa ve skandala neden olmuştu. Tabloda yatağa uzanan çıplak bir kadın betimlenmişti. Resmin konusu daha önce Giorgione, Tiziano ve Goya tarafından da ele alınmıştı. Ama Manet...
Édouard Manet’nin en ünlü resimlerinden olan “Folies Bergère’de Bir Bar” ölümünden bir yıl önce yaptığı son başyapıttı. 1880 sonrası ölüm nedeni olan hastalığın ilk belirtileri ortaya çıkmıştı. Fakat hastalığı çalışmasına engel olmamış ve Paris Salon’una verilecek bu son büyük eserini tamamlamıştı...
Édouard Manet, 1863 tarihli “Kırda Öğle Yemeği” eseriyle Paris’in ünlü Salon sergisine katılmak istemiş ama resim Salon jürisi tarafında reddedilmişti. O yıl başvuruların ancak yarısı kabul edilmişti. III. Napolyon’un reddedilen bütün resimlerin sergilenmesini emretmesi ile “Reddedilenler Salonu” (Salon des Refusés) açılmış ve “Kırda Öğle Yemeği” burada sergilenmişti...
Rusya’nın Saint-Petersburg kentinde Marfa Pastanesi'nin kurucusu ve kek ustası olan Nastasya Chernogrivova, birbirinden ilginç kekler ile pastalar yapıyor. Yaptığı lezzetli pasta ve keklerini dünyaca ünlü sanat eserleri ile birleştirerek Dali, Degas, Monet, Klimt ve Van Gogh gibi ünlü ressamların tablolarıyla süslü pastalar yaratmış oluyor.
Nastasya Chernogrivova, pastaların tamamını sipariş üzerine yaparak tasarımlarını her seferinde yeniden yapmak zorunda kalıyor. Bu eşsiz ve özel pasta tasarımlarını “marfa_torts” adlı instagram hesabından paylaşıyor.
Tumblr.com sitesinde Paintters.co adlı kullanıcının bir çok ressama ait siyah beyaz fotoğrafları ile ilgili yapmış olduğu çalışmalarının bir kısmından örnekler...
Édouard Manet (1832-1883) rengin ve ışığın kendisini yönlendirmesine izin veren ilk on dokuzuncu yüzyıl ressamıydı. Paleti ve üslubu ile İzlenimcilere ilham kaynağı olmuştu. Açık hava resmine karşı kayıtsız olduğu dönemde doğrudan renk gözlemleriyle ilgilenmişti. Direk olarak gördüğünü, karşısında olanı çizmesi ve doğada aranan rengi keşfi ile İzlenimciler’e ön ayak olmuştu. O da açık havada çalışmayı onlardan öğrenmişti.
Sanatçının görünüşünü, kişiliğini ve ruh halini yansıtan otoportreler, hem yapıldıkları çağın hem de sanatçının içinde yaşadığı ortama özgü özellikleri taşımaktadırlar. Rembrandt, Van Gogh, Picasso, Munch ve Otto Dix gibi birçok ünlü ressam otoportresini yapmıştır. Her biri bu otoportrelerde kendine has çizgileri kullanmıştır. Ressamların paletleri ve resimleri arasındaki bağlantı, paletlerin üzerindeki boyalar onların kişisel tarzlarını ve tekniklerini göz önüne sermektedir.
Ressamların tablolarına yansıttıkları kadın modeller, ressamlar için önem verdikleri vazgeçilmezleridir. Birçok ressamın başyapıtlarında modellik yapan kadınlar ressamların kalplerini çalmış aşkları ve eşleri olarak tablolara yansımıştır. 14 Şubat
Sevgililer Günü için ressamların hayatlarına ve tablolarına anlam katan eşlerinden örnekler…