Nereden Geliyoruz? Biz Neyiz? Nereye Gidiyoruz?, 1897-1898, Tuval üzerine yağlı boya, 139.1 x 374.6 cm, Museum of Fine Arts, Boston, ABD.
Paul Gauguin, Fransa’dan ayrılıp yapay ve geleneksel olandan kaçış yeri Pasifik’teki Polinezya adalarından Tahiti’ye ilk kez 1891’de gitmişti. İkinci kez 1895’te gittiği Tahiti’den geri dönmemeye de kararlıydı. Yeniden döndüğü bu tropik ülkedeki yaşantısına mutlu ve umutlu başlamıştı. Ama kısa bir süre sonra darlığa düşmüştü. 1894’te Bretanya’ya yaptığı bir yolculukta sakatlanmış olan ayağının verdiği acılar bir yana, gözünde de bir hastalık baş göstermişti. Ekonomik durumu da kötüye gitmişti. 1897’de on altı yaşındaki kızı Aline’nin ölümüyle de büyük bir depresyona girmişti. Çektiği bedensel acının ve umutsuzluğun intihar etme noktasına sürüklediği Gauguin, son söz niyetine en büyük resmi “Nereden Geliyoruz? Biz Neyiz? Nereye Gidiyoruz?”u yapmıştı. Artık kaybedecek bir şeyi olmadığını düşünerek aşırı ilkel bulunan kaba fırça vuruşlarını kullanmaktan çekinmemişti.
Bu manevi işkence yıllarının en büyük sembolü olan ince uzun, enine gelişen devasa boyutlu kompozisyon, ikinci Tahiti döneminin en önemli yapıtıdır. Bu çalışma, sanatçının Tahiti’deki yaşamdan kendi yaşamına devşirdiği kalıntılarla doludur. Dünyanın bir envanteri gibi, resmin içinde insanlar, hayvanlar, bitkiler, kayalar, su ve gökyüzü yer almaktadır. Temel renkleri mavi, yeşil ve turuncu olan resimde, gözler önüne serilen insan yaşamı doğumdan ölüme kadar uzanmaktadır. Bir yandan gün ışığını ilk kez gören ve çimenlerde yatan yeni doğmuş bebek hayatın başlangıcını temsil ederken; diğer yandan da geçmişe hüzünlü gözlerle bakan yorgun ve yaşlı kadın hayatın sonunu simgelemektedir. Bu iki figür sahnenin iki ucunu belirlemiştir. Sahnenin ortasında ise, yetişkinlerin yaşama sevinci ve korkularıyla dolu dünyası uzanmaktadır. Son derece ilkel formlara sahip kadın figürleriyle donatılmış bu kompozisyonda, bir yanda yerel özellikleri açığa vuran doğulu tanrı heykeli; diğer yanda sarmaş dolaş yürüyen iki kişiye yer verilmiş ve böylece sevginin iki ayrı boyutunu belirleyen bir hava yaratılmış gibidir.
Gauguin resmi bitirdikten sonra yakınlardaki bir tepeye gitmiş ve arsenik içerek intihar girişiminde bulunmuş, bu ölümüne değil hastalanmasına neden olmuştu. İnsanlık durumunun bir görsel yorumunu aktardığı bu tablo, kendini zehirlemeye kalkıştığı dikkate alındığında onun vasiyetnamesi, ölmeden önce gerçekleştirmek için bütün varlığıyla sarıldığı en son yaratısıdır. Gauguin “Nereden Geliyoruz? Biz Neyiz? Nereye Gidiyoruz?” eserine dair şöyle demiştir: “Ölmeden önce, kafamda taşıdığım büyük bir resmi gerçekleştirmek istedim, ve bütün ay boyunca, geceyi gündüze katıp görülmemiş bir coşkuyla çalıştım.”
Yararlanılan Kaynaklar;
Walther, I.F., (2005). Gauguin, Birinci Basım, Taschen/Remzi Kitabevi, İstanbul.
Çev:Göktepe, E., (2012). Gauguin, Birinci Baskı, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul.
Spence, D., (2011). Büyük Ressamlar Gauguin, Birinci Basım, Koleksiyon Yayıncılık, İstanbul.
Eroğlu, Ö., (2014). Üç Postempresyonist Ruh Cézanne-Van Gogh-Gauguin, Birinci Baskı, Tekhne Yayınlar, İstanbul.
Altuna, S., (2013). Ünlü Ressamlar Hayatları ve Eserleri, Birinci Baskı, Hayalperest Yayınevi, İstanbul.
Cassou, J., (2006). Sembolizm Sanat Ansiklopedisi, Dördüncü Basım, Remzi Kitabevi, İstanbul.
Turani, A., (2010). Dünya Sanat Tarihi, On Dördüncü Baskı, Remzi Kitabevi, İstanbul.
Gauguin, P., (2002). Noa Noa, Birinci Baskı, İthaki Yayınları, İstanbul.