La Grenouillère - Monet ile Renoir

Claude Monet, La Grenouillère, The Metropolitan Museum of Art, New York, ABD.

 

1869 yazında, Monet ve ailesi Seine'in batı kıyısında Bougival yakınında Saint-Michel'e taşınmıştı. Renoir, Monet'yi sık sık ziyaret etmiş ve manzaralı yerlerde birlikte çalışmışlardı. Yakında bulunan La Grenouillère (Kurbağalı Göl), Paris'ten günübirlik gelenlerin gözde bir buluşma yeriydi. Parisliler için bu nokta özellikle yüzmek ve yemek için uğradıkları bir mesire yeriydi. Hatta İmparator III. Napolyon ve eşi Eugénie 1869’da burayı ziyaret etmişlerdi. Monet ile Renoir, Bougival’de böyle bir sayfiyeyi tuvale aktarmışlardı.

 

İki ressam, yan yana yerleştirdikleri sehpalarında aynı konuyu çalıştılar. İkisi de üzerinde tek bir ağaç olan ve bu yüzden Çiçek Saksısı denen küçük adacıktaki eğlenen insanları konu olarak seçmişti. İzlenimciliğin öncüsü iki sanatçı için bu mekan biçilmiş kaftandı. İkisi de yerin yapısını ve özelliklerini tüm ayrıntılarıyla yansıtmaya çalışmıştı. Bu resimler birbirlerine benzeseler de iki ressam arasındaki temel ayrımları da ortaya koyuyordu.

 

Pierre-Auguste Renoir, La Grenouillère, Nationalmuseum, Stockholm, İsveç.

 

 -Yan yana durduklarından, iki ressamın da bakış açısı hemen hemen aynıydı. Renoir muhtemelen Monet’nin biraz sağında ve suya biraz daha yakındı.

 

-Monet resminin yapısını yatay fırça vuruşlarıyla kurmuştu. Renoir, küçük fırça vuruşlarıyla renk geçişlerini sağlamıştı.

 

-Monet’nin fırça vuruşlarındaki belirginliğine karşın Renoir’ınkilerde bir bulanıklık vardı. 

 

-Monet az sayıda, soğuk ve yumuşak renkler seçmiş; Renior ise paletinde kırmızı renk kullanımıyla duyarlı tonlara yer vermişti.

 

-Monet modayla ilgilenmemiş, figürlerini yalnızca fırça dokunuşlarıyla oluşturmuştu. Renoir ise giysilerin gün ışığı altındaki niteliklerini ve modaya ilişkin ayrıntıları yakalamıştı.

 

-Monet, gölgeleri tüm resme dengeli dağıtıp beyaz ışığını kenarları vurgulayacak biçimde yerleştirmiş ve böylece ortadaki odağı eritip, tüm görüş alanına yayılan açık, dinamik bir duygu yaratmıştı. Buna karşılık Renoir resminin ortasını, düzenlemesinin odak noktası yaparak sıcak, yakınlık uyandıran kapalı bir ortam yaratmıştı.

 

-Monet, hayat boyu teması olan ışığın etkileriyle anlık duyguları yakalamakta çok önemli ilerlemeler kaydetmişti. Renklerin kuvvetli kontrastlarıyla serbest ve geniş fırça vuruşlarıyla çabucak uygulanması, manzaranın genel izlenimini aktarıyordu. Oysa Renoir daha çok insan vücudu ve objelerle ilgileniyordu.

 

Çağdaş toplumda dinlenme anını gösteren bu iki resim yepyeni bir boyama tekniğiyle yapılmıştı. İki çalışma, ressamlarının kendi kişisel tarzlarını ortaya koyduğu önemli bir işbirliği olmuştu.

 

Yararlanılan Kaynaklar;

Heinrich, C., (2006). Monet, Birinci Basım, Taschen/Remzi Kitabevi, İstanbul.

Zeidler, B., (2005). Monet, Literatür Yayıncılık, İstanbul.

Newall, D., (2014). Empresyonistler Ayrıntıda Sanat, İkinci Basım, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul.

Spence, D., (2012). Büyük Ressamlar Monet, Üçüncü Basım, Koleksiyon Yayıncılık, İstanbul.

Spence, D., (2011). Büyük Ressamlar Renoir, Birinci Basım, Koleksiyon Yayıncılık, İstanbul.

Çev:Emek, K., E., (2001). Artbook Renoir Hayatı ve Güzelliği Yücelten Empresyonist,, Dost Kitabevi, Ankara.