Gökbilimci, 1668, Tuval üzerine yağlı boya, 51 x 45 cm, Musée du Louvre, Paris, Fransa.
Vermeer’in Gökbilimci tablosu, bir diğer tablosu Coğrafyacı ile birçok benzer öğe taşıyordu. Genel görünüm açısından birbirini anımsatan bu iki tabloda Vermeer, sadece detayları değiştirerek aynı odayı resimlemişti. İki eserde de iki bilim adamı ve iki araştırma etkinliği görülüyordu. 17. yüzyıl, önemli bilimsel buluşların gerçekleştiği bir yüzyıldı. Deniz keşifleri ve gökbilimcilerin buluşları da ortaya çıkıyordu. Buna bağlı olarak araştırma yapan bilgin teması da resim ve gravürlerde çok sık işleniyordu. Delftli ressamların resim konuları arasında sıkça bilim adamları bulunuyordu.
Bu tabloda Gökbilimci figürünün, mikroskobu keşfeden Delftli bilim adamı Antonie van Leeuwenhoek olabileceği düşünülüyordu. Leeuwenhoek ile Vermeer’in aynı dönemde yaşadıkları ve birbirlerini Delft’in iki önemli insanı olmaları sebebiyle tanıdıkları bilinmekteydi. Tablodaki uzun saçlarıyla üzerinde yeşille mavi arasında belirsiz bir kıyafeti olan gökbilimci önündeki yerküreye bakıyordu. Küreye doğru sandalyesinden hafifçe doğrulmuştu. Sağ eliyle küreyi çeviriyormuş ya da elini bir yerde sabitlemiş gibiydi. Aynı anda sanki önündeki kitabından bir verinin doğruluğunu kontrol ediyordu. Sanki adamın duruşu araştırmanın hararetli olduğu bir anı gösteriyordu. Ancak bu hararet, adamın yüzüne ve jestlerine düşünceli ve bir sorunu çözmek üzereymiş gibi yansımıştı.
Sahne, solda küçük kareli bir pencere tarafından aydınlatılıyordu. Pencerenin ortasında, bir kısmı görülen, Delft evlerine özgü betimlemeli bir vitray yer alıyordu. Masanın üzerinde bulunan kürenin, Mercator döneminden 1600 yılına ait olup Jodocus Hondius tarafından yapıldığı biliniyordu. Küre üzerindeki figürler ise antik dönemlerden beri kullanılan hayali figürlerden, takım yıldızlarından ve burçlardan oluşuyordu.
Ön planda masadan sarkan yeşil ve mavi işlemeli bir örtü yer alıyordu. Örtünün kıvrımları ressama, gölgeyi yansıtma ve ışığı yaratma olanağı sağladığından Vermeer’in resimlerinde tablo yüzeyinin büyük bir bölümünü kaplıyordu. Bu resminde kumaş üzerindeki ışık oyunları ile kumaşın dokusu ve ağırlığı ifade edilmişti. Üzerinde garip insan yüzleri, doğada olmayan hayvan biçimleri ve otlara benzer desenler dağınık formda verilmişti.
Masanın üzerindeki diğer nesneler ise harita üzerinde mesafe ölçmeye ve daire çizmeye yarayan bir alet olan pergel ve gezegen ve yıldızlara olan uzaklığı ölçmek için kullanılan Arap kökenli bir alet olan usturlap ile açık duran kitap görülüyordu. Açık duran kitabın sol sayfasında dairesel bir figür, sağ sayfasındaysa bir metin vardı. Duvarın köşesinde dikdörtgen biçimli derin bir dolap ve üzerinde kitaplara yer verilmişti. Vermeer’in resimlerinde sıklıkla görülen tablo içinde tablo bu resimde de yer alıyordu. Burada “Denizden Kurtarılan Musa” adlı resim, tablonun arkasındaki duvarı süslemekteydi.
Yararlanılan Kaynaklar;
Akbulut, D., (2011). Resim Neyi Anlatır, Birinci Baskı, Etik Yayınları, İstanbul.
-----------., (2006). Vermeer, İkinci Baskı, Boyut Yayın Grubu, İstanbul.